Hukukçular ve uzmanların değerlendirmeleri şöyle:
DEVLET ÜNİVERSİTELERİ BARAJDAN ETKİLENMEZ
Salim Ünsal (Kültür Eğitim Kurumları Eğitim ve Rehberlik Koordinatörü): 2018’de açılan toplam 16 bin 662 kontenjanın 9 bin 502’si devlet, 5 bin 689’u vakıf ve 1471’i ise Kıbrıs üniversitelerindeydi. Birinci yerleştirmede devlette 15, vakıfta 533 ve Kıbrıs’ta 357 kontenjan boş kaldı. Geçen yıl 190 hukuk programından 138’i kontenjanını 100 binlik sıranın önünde kapattı. 52 program ise 100 binlik sıranın üstünde son öğrencisini alabildi. 100 binlik sıralamanın altına sarkan programların çoğunluğu vakıf ve Kıbrıs üniversitelerinin yüzde 50, 25 indirimli ve fiyatlı programları. Geçen yıl devlette yalnızca statüsü farklı olan Türk-Alman Üniversitesi’nin sonlu sayıda liseye açık olan hukuk programında boşluk oluştu. Barajın 100 bine çekilmesi ve kontenjanların azaltılmaması halinde boş kontenjan sayısı 3-4 binlere çıkabilir. Bunun bilhassa vakıf ve Kıbrıs üniversitelerindeki doluluk oranlarını kıymetli ölçüde etkilemesi bekleniyor. Lakin devlet üniversiteleri için bir baraj niteliği taşımıyor. Geçen yıl en düşük puanlı hukuk programı olan Erzincan Binali Yıldırım Üniversite Hukuk Fakültesi yaklaşık 42 bin 500’lük sıradaki adaylarla kontenjanını kapadı.
ULUSLARARASI HUKUKÇULAR İÇİN HAKİKAT ADIM
Prof. Dr. Haluk Kabaalioğlu (Avrupa Hukuk Fakülteleri Birliği Eski Başkanı): Beş yıl olması, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da belirttiği üzere milletlerarası hukukçular yetiştirilmesi için yanlışsız bir adım. Avrupa’da bu türlü, ABD’de ise dört yıllık bir programı tamamladıktan sonra üç yıllık hukuk eğitimi alabiliyorsunuz. Fakat eğitimi beş yıla çıkarmak yetmez. Öncelikle temel ve hukuk İngilizcesi birinci yılda öğrencilere verilmeli. Ayrıyeten Roma hukuku üzere ağır nitelendirilebilecek derslerin yerine, hukuk sosyolojisi üzere gençlerin bu alanı tanımasını sağlayacak dersler olmalı. Bu sayede öğrenciler, dünya hukukundaki hususları ve kavramları daha güzel öğrenebilecek. 100 bin barajı, kimi vakıf üniversitelerinde kontenjanların boş kalmasına neden olabilir. Fakat kaliteli, nitelikli devlet üniversitelerinde bu türlü bir sorun ortaya çıkmaz.
AKADEMİSYENLER ‘ÖĞRETMEYİ’ ÖĞRENMELİ
Prof. Dr. Feridun Yenisey (Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi): Genç hukukçular gereğince uygun hazırlanmadıkları biçiminde eleştiriliyor. Bu açıdan eğitimin beş yıl olması hakikat. Lakin içerik değerli. 21’inci yüzyılda nasıl bir hukuk eğitiminden bahsediyoruz? Bu çağ bizden ne talep ediyor? Yıllardır hocalık yapıyorum. Lakin kimse bize öğretmeyi öğretmedi. Kendi uğraşlarımızla edindik. Ayrıyeten günümüzde hukuk öğrencileri, yapay zeka üzere çağdaş teknolojileri de bilmeli. Bunları öğrencilere verecek bir müfredat ve ölçme-değerlendirme tasarlanmalı. İngilizce eğitim de tekrar ele alınmalı. Bu yüzden barajın yükseltilmesi olumlu. Ne kadar kaliteli öğrenci gelirse, o kadar sağlam çıktı oluyor.
ÖNCE FAKÜLTELERİN MESELELERİ ELE ALINMALI
Prof. Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu (Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı): Hukuk eğitiminin beş yıl olması orta vadede hakikat bir karar. İçi güzel doldurulmalı. Memleketler arası nitelikte hukukçu yetiştirmek için İngilizce ders anlatabilecek nitelikli akademisyenlere muhtaçlığımız var. Ne yazık ki Türkiye’de bu hususta istenilen kalitede az sayıda hocamız var. Birçok üniversite ıstırap yaşayacak. Kaliteli bir hukuk eğitimi için muvaffakiyet seviyesi çok farklılaşmayan, homojen ve küçük sınıflarda ağırlaştırılmış eğitim vermek gerekiyor. Birçok hukuk fakültesinde derslere yüzlerce öğrenci giriyor. Bu meseleler çözülmeden süreyi beş yıla çıkarmak, beklendiği üzere niteliğin artmasını sağlamayacak. Öncelikle bunlar ele alınmalı.
25 ÖĞRENCİYE BİR ÖĞRETİM ELEMANI OLMALI
Prof. Dr. Havva Karagöz (MEF Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı): İmtihan çok değerli; denetimli, adil ve kayırmadan uzak olmalı. Soruların hazırlanmasına hukuk fakülteleri de katılmalı. Eğitim beş yıl olmalı. Lakin içerik hukuk fakültelerinin iştiraki ve onayıyla hazırlanmalı. Aksi halde zorla dayatılan, yararsız içerikle eğitimin uzama riski doğabilir. Merkezi otorite değil, iştirakçi bir yaklaşımla laik, çağdaş, pratik gereksinimini karşılayan ve adalet şuurunu destekleyen derslerle eğitim güçlendirilmeli. Kontenjan kesinlikle kısıtlanmalı. Bence ülkü olan; 25 öğrenciye bir öğretim elemanı. 100 bin barajı çok desteklediğim hudut. Hukuk belirli bir sorumluluk ve kalite gerektiriyor. Hukuk, adalet alanındaki kalitenin artmasında tesirli olacağına inanıyorum.
