Sinirlioğlu, BM Güvenlik Kurulunda Orta Doğu’daki son gelişmelerin görüşüldüğü oturumda konuştu.
Suriye’nin kuzeybatı bölgesindeki taarruzların yüzlerce cana mal olduğunu ve 300 binden fazla insanı yerinden ettiğini belirten Sinirlioğlu, BM İnsani İşler Uyum Ofisi Çakışmayı Tedbire Sistemi (OCHA de-confliction mechanism) tarafından yeri bildirilen tıbbi tesislere yapılan hücumlardan bilhassa tasa duyduklarını kaydetti.
Sinirlioğlu, “Sağlık tesislerinin amaç alınmasının devam etmesi, İdlib bölgesinde yaşayan 3,5 milyon Suriyeli için sırf daha fazla yer değiştirme, istikrarsızlık ve acıya yol açacaktır. Çakışmayı tedbire düzeneği büsbütün uygulanmalı ve ateşkese gecikmeden hürmet gösterilmelidir.” diye konuştu.
“REJİMİN ATAKLARI MUTABAKATI UYGULAMA EFORLARIMIZI BALTALIYOR”
Türkiye’nin Soçi mutabakatına büsbütün bağlı kaldığını ve bunu askerlerinin hayatlarını tehlikeye atma değerine somut hareketlerle açıkça ortaya koyduğunu vurgulayan Sinirlioğlu, “Rejimin akınları mutabakatı uygulama eforlarımızı baltalıyor, bu akınlar durmalı.” davetinde bulundu.
Sinirlioğlu, geçen haftalarda ‘İdlib gerginliği azaltma bölgesinde bulunan askeri müşahede noktalarının rejimin denetimi altındaki bölgelerden havan topu ataklarına maruz kaldığının altını çizerek, akınlarda 5 Türk askerinin yaralandığını hatırlattı.
Bu kabul edilemez akınların açık bir biçimde Soçi mutabakatı ihlali olduğunu vurgulayan Sinirlioğlu, “Bölgedeki askerlerimizin hayatlarını korumak için gerekli tedbirleri almak zorundayız ve bu mevzuda sonuna kadar kararlı bir halde harekete geçmekte tereddüt etmeyiz. Bütün tehditlere karşın müşahede noktalarımızı operasyonel tutacağız.” tabirlerini kullandı.
Sinirlioğlu, rejimin ihlallerine son vermek ve ‘İdlib gerginliği azaltma bölgesi’ statüsünü korumak için Rusya ile her seviyede gayretlerini koordine etmeye devam edeceklerini kaydetti.
“Terörizmle uğraş, ayrım gözetmeyen bu atakları haklı gösteremez”
Terörizmle çabanın, hiçbir tarafı, milletlerarası hukuktan kaynaklanan sivillere ve sivil altyapıya yönelik hücumları tedbire yükümlülüklerinden muaf kılmadığını aktaran Sinirlioğlu, “Terörizmle gayret, ayrım gözetmeyen bu hücumları haklı gösteremez. Varil bombalarının kullanılması, insan hayatına yönelik tam bir umursamazlığa işaret ediyor.” diye konuştu.
Sinirlioğlu, terörizm ile uzun yıllar gayret etmiş bir ülke olarak, terörizm ve aşırıcılığın her tipini şiddetle kınadıklarını belirterek, Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) sorununun sivillerin gaye alınarak çözülemeyeceğini vurguladı ve “HTŞ meselesini, ideolojisini ve yapısını gaye alan daha sofistike ve kapsamlı bir uzun vadeli stratejiyle ele almamız gerekiyor. Siyasi süreçteki ilerleme, bu emel için kilit ögelerden biri olacaktır. Anayasa Komitesinin kurulması bu istikamette birinci adım olacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.
“GÜVENİLİR BİR SİYASİ SÜREÇ OLMADAN KALICI BİR İNSANI TAHLİL OLMAYACAK”
Anayasa Komitesinin oluşumunun sonuçlandırılması tarafında kritik bir kademede olduklarını kaydeden Sinirlioğlu, komitenin toplanmasının, memleketler arası toplumun demokratik bir Suriye’ye yönelik uğraşlarının birinci temel adımı olacağını lisana getirdi.
Sinirlioğlu şunları kaydetti:
“Siyasi birliğini ve toprak bütünlüğünü koruyan, istikrarlı, barışçıl ve demokratik bir Suriye görmek istiyoruz; halkının yasal hasretlerine nazaran yönetilen bir Suriye. Bunu lakin BM Güvenlik Kurulu’nun 2254 sayılı kararı temelinde siyasi bir tahlille başarabiliriz. Sağlam bir siyasi süreç olmadan kalıcı bir insanı tahlil olmayacak. Şayet ‘İdlib gerginliği azaltma bölgesi’ koruma edilemezse, uygulanabilir bir siyasi tahlile yönelik beklentiler kıymetli ölçüde azalacak. Rejim tarafından devam eden hücumlar açıkça siyasi sürecin çöküşünü hedefliyor.”
“SURİYE İHTİLAFINDAKİ BU SON KISIM TÜM İNSANLIĞA BİR HAKARETTİR”
“Açık olalım, İdlib’te büyük bir felaketi tedbire sorumluluğu yalnızca Soçi mutabakatı taraflarına değil, birebir vakitte Güvenlik Kurulu’na de düşüyor.” diyen Sinirlioğlu, İdlib’deki mevcut durumun devam etmesine müsade edilmeyeceğini vurguladı.
Sinirlioğlu, “Suriye ihtilafındaki bu son kısım tüm insanlığa bir hakarettir. Gereğince kan döküldü. Artık tüm gayretler, muazzam bir halde acı çeken ve bize inanan milyonlarca Suriyelinin gereksinimine öncelik vermeye yönelik olmalı.” diye konuştu.
