Sakız’a daha evvel gidip ayrıntılıca gezmiştim. Hazır vizem de varken adaya bu sefer günübirlik bir seyahat planladım. Merkezden uzaklaşmadan nerelere gidilir, neler yapılabilir diye araştırırken fark ettim ki tüm Sakız Adası yazıları daima adadaki köyleri kapsıyor. Birinci defa Sakız Adası’nı gezecekseniz Kuzey ve Güney ada çeşitlerinden birini tercih edebilirsiniz. Bilhassa güney ada çeşidi çok keyifli. El seramikleriyle ünlü Armolia köyü ile seyahat başlıyor. Daha sonra sakız ağaçlarının bulunduğu Mastichoria bölgesine ve çabucak ardından Picasso’nun kıskandığı köy olarak isimlendirilen Pyrgi’ye geçiliyor. Tüm konutların Geometrik desenlerle kaplı olduğu bu kasabada gezdikten sonra tıp labirentleri ve ortaçağ mimarisi ile meşhur köy Mesta ile sona eriyor. Kuzey ada tipi ise biraz daha farklı.
Gezi limana yakın olan yel değirmenleri ile başlayıp Daskolapetra – Homeros’un Öğretmen taşı ziyareti ile devam ediyor. Daha sonra Kardamila ve Lagada balıkçı köyleri geziliyor ve Marmaro kıyı kasabasında ufak bir kahve molası veriliyor. Sakız Adası’na daha evvel gelmediyseniz bu seyahatleri kesinlikle yapmanızı tavsiye ederim ya da otomobil kiralayıp tıpkı rotalara kendiniz de gidebilirsiniz fakat benim üzere ikinci kere gelip yalnızca keyfini çıkartmak ve limandan çok fazla uzaklaşmak istemiyorsanız Chios’da da gezilip görülecek birçok yer var.
Adada yerleşim yerleri birbirine yakın olmadığı için otomobil ile gezilmesi gerekiyor lakin kent merkezinden uzaklaşmadan da tarihi birçok yapıyı görüp lezzetli Yunan yemeklerinin tadını çıkartabilirsiniz. Kentin çabucak göbeğinde müzeye çevrilen Mecidiye Mescidi bulunuyor. Çabucak yakınlarında Abdülhamid Çeşmesi, valilik ve belediye binası var. ‘Mecidiye Camisi’ne giderken sağ tarafta parkın girişinde bulunan kahve bir şeyler içmek için çok keyifli.
Sakız Adası’nın mağazalarla dolu çarşısında da vakit geçirebilirsiniz lakin aklınızda bulunsun mağazalar saat 14.00 civarında kapanıyor ve siesta vakti başlıyor. Çarşının çabucak girişinde bulunan bizdeki yazılışıyla Aplotarias isimli restoranda gyros yani pita ekmeğinin içinde yoğurt soslu döner yiyebilirsiniz. Aella Pittadiko Special Edition’da gyros için bir öteki adres. Chios’ta gezerken Ayos Yeorgio Kilisesi’ne de bir göz atmayı unutmayın. Adanın kuzeyinde yer alan yel değirmenleri aslında yürüyüş aralığında lakin 40 derece sıcaklar da o 10-15 dakikalık yol bitmek bilmiyor, aklınızda bulunsun. Ben yel değirmenlerine vardığımda bir sürprizle de karşılaştım. Yürüme yolu boyunca birkaç böğürtlen çalı var ve bu çalılar rengârenk kelebeklerle dolu. Hem izlemesi insanı gülümsetiyor hem de bu görüntüden çok hoş fotoğraflar çıkıyor.
Limandan sola hakikat, yani adanın güneyine hakikat ilerlerseniz kıyı boyunca birbirinden keyifli kafeleri göreceksiniz. Kıyı çizgisi boyunca birçok balık restoranı da bulunmakta. Bir Greek salatası yemeden ve kafelerde frappe molası vermeden sakın adadan ayrılmayın. Icing Sugar Cinnamon isimli yerde lokma da yiyebilir ya da böreklerini deneyebilirsiniz. Burada börekler hem tatlı hem de tuzlu olarak hazırlanıyor ve lokmalar için de bir sürü sos çeşidi var.
Sakız Adası’nın hoş koylarına yalnızca otomobil ile ulaşılıyor olsa da Chios’un güneyinde denize girebileceğiniz minik bir plaj da bulunmakta. Adada konaklamayı düşünenler için kent merkezine yürüme arasında olan Grecian Castle Hotel’i tavsiye edebilirim.
“Sakız’a gelmişken birkaç armağan alalım” derseniz adanın reçelleri çok meşhur. Damla sakız reçeli en popüleri olsa da ben antepfıstığı reçeline bayılıyorum ve bu sefer yeşil turunç reçeli de aldım. Bunun dışında damla sakızı, sakızlı şeker, sakızlı likör hatta sakızlı pastili bile ikramlık eşya satan dükkânlar da bulabilirsiniz.
