“ARTIK yurtdışında büyüyeceğiz. Türkiye’de adım atmadığımız yer kalmadı. 70 vilayette varız. Allah var, devletimiz bize çok takviye veriyor. Her yerde varız. Devletimiz yürüyün, gidin diyor. Çok yakın bir gelecekte göreceksiniz ki Türk markaları Avrupa’da bayrağı açmış zaferden zafere koşuyor.”
Bu kelamların sahibi Kiğılı İdare Şurası Lideri Abdullah Kiğılı. 52 yıldır erkekleri giydiren Kiğılı evvelki akşam bir küme gazeteciyle buluştuğu iftar yemeğinde memleketler arası satın almacıların artık Türk giysi dalının peşinden koşmasından duyduğu hazzı ise şu sözlerle anlattı:
“Bundan 30-40 sene önce bir şeyler yapmak için yurtdışı fuarlara giderdik. Lakin yurtdışında Türkiye algısı o kadar makûs ki… Adam sorar, ‘nereden geliyorsun?’ Sen karşılık verirsin ‘Turkey, İstanbul.’ Kapıdan çevirir. Ne randevu verir, ne yüzüne bakar. O devirde yalnızca fuarlara katılıp standları gezebilmek için gazeteci arkadaşlarımızdan dandik ‘press card-basın kartı’ alırdık. O gün bize mal satmak istemeyen İtalyan bugün, mal alayım diye gözümün içine bakıyor. Ben bugün bunun hazzını yaşıyorum. Bunun verdiği zevk milyonlara değer” dedi.
ROTA YURTDIŞI
Türk markalarının yurtdışında uzunluk göstermesi gerektiğinin altını çizen Abdullah Kiğılı, kendilerinin de çok kısa bir mühlet içerisinde Libya Bingazi, Filistin Ramallah, Beyrut, Özbekistan, Fas ve Ermenistan’da yeni mağazalar açacaklarını kaydetti. Bugün Kıbrıs dışında Azerbaycan, Sırbistan, Romanya, Makedonya ve Gürcistan’da mağazaları olan Kiğılı, yalnızca yurtdışında büyümek için 28 kişilik özel bir grup de kurmuş.
Türk giysi markalarının yurtdışı atağına rağmen yabancı erkek markaları ya Türkiye’ye giremiyor ya da girdikten bir müddet sonra çıkıyor. Bunun nedeni ne” sorusu üzerine ise Kiğılı şunları söyledi. “Bunlardan bir tanesi, yılda 4 milyon adede yakın grup elbise satan bir marka. İstanbul’da İstinyepark’a Nişantaşı’na ve Ankara’ya mağazalar açtı. Fakat maalesef burada iş yapamıyor, iki adedini kapattı. Biri de ayakta duruyor… Ben bugün dünyanın en lüks markalarına tedarikte bulunan fabrikalardan mal alabilme kabiliyetine sahibim. Bu kumaşları ithal ettiğim vakit, Türkiye’deki personellik ve materyalin getirdiği fiyat rekabetiyle benle gayret edemiyor. Bunun için hiçbir dünya erkek markası, Türkiye’den içeri girdiği vakit yerli markalarla rekabet edemiyor. Tıpkı şey jean için de geçerli. Global jean markaları Türkiye’de rekabet edemez. Fakat bayan giysisinde ise işler farklı. İspanyollar bayan giysisinde ezdi geçti. Senede 24 koleksiyon yapıyorlar. Neredeyse 15 günde bir. Her an model, renk ve tasarım değişiyor. Yurtdışından bütün dünyanın en ucuz bayan giysi markalarına kapıyı açıp getirmişsin. Bunlarla çaba edecek kâfi Türk markası yok” diye konuştu.
MARKANIN ÇARPAN ETKİSİ
Türk giysi endüstrinin gücünü de işçiliğinden Avrupa ile başa baş, dişe diş birebir kalitede üretim yapmasından, birebir kalitede eseri daha uygun fiyata satabilmesinden ve marka bedelinden aldığını anlatan Kiğılı, şöyle devam etti: “Bugün diyelim ki bir grup elbiseyi 200 TL’ye mal ediyorsun. Şayet senin markanın gücü yetiyorsa 200 TL’lik kadro elbiseyi 5 ile çarpıp 1.000 TL’ye satıyorsun. Senin markanın gücü 10’la çarptırabiliyorsa o itimadı verebilmişsen o vakit 2.000 TL’ye satabiliyorsun. Burada da bir oran vardır. Marka gücünün çarpanı en fazla 15 ile çarpılır. 15’in üzerine kimse çıkamaz. Yerli markalarda bu oranlar yok tabi…”
Kiğılı CEO’su Hilal Suerdem ise amaçlarının yurtdışında kısa vadede 25 yeni mağaza açmak olduğunu belirterek “Bunun 15’ini Balkanlara, 10 adedini ise Azerbaycan ve Ortadoğu pazarına hedefliyoruz. En değerli amaç pazarımız şu an balkanlar. Her ülkede bir ya da iki mağaza maksadımız var. Sırbistan, Romanya, Bosna Hersek, Bulgaristan şu anda bizim Avrupa’ya açılan kapılarımız” bilgisini verdi.
GURBETÇİ CİROYU PATLATIYOR
ABDULLAH Kiğılı, “Yeni havalimanında mağaza açacağız. Şu an mağaza fiyatlarından satsak yabancı ziyaretçiler için yerlerde sürünen ücretsiz bir fiyat olacak. Bugün 100 TL’ye sattığımız bir gömlek 18 Euro. Geçen yıl haziran, temmuz ağustos ve eylülde 4 ay içinde bizim cirolar önemli manada patladı. Haziran’dan itibaren kurların artışıyla birlikte Avrupa’dan ve Ortadoğu’dan gelen turist ve gurbetçiler mağazaları doldurdu. Gurbetçilerin mağazalarımıza bu kadar ağır bir halde akın ettiği bir devir birinci kere yaşandı. Edremit mağazamızda Almanya’dan Türkiye’ye gelen bir gurbetçimiz gözümün önünde 200 Euro’yu verdi. 1500 TL’lik alışveriş yaptı. Yanındaki eşine de diyor ki, “Hanım, parasız çocuklara da al.” Bu manada satışlar önemli manada patladı. Emsal bir hareket Ramazan Bayramı’nda olmaz. Lakin Kurban Bayramı’na tekrar beklerim. Gurbetçiyle cirolar artar. Satışımızın yüzde 57’si iki kentten sağlanıyor. İstanbul ve Ankara’daki mağaza sayımız 75… Geri kalan yüzde 50’si ise başka kentlerden…” dedi.
