Türkiye’nin 3350 metre uzunluğuyla 10’uncu büyük mağarası olan Zonguldak’taki Gökgöl Mağarası, sarkıt, dikit, sütun, bayrak damlataşı, travertenleri ve yer altı deresiyle ilgi görüyor. Tabiat Müdafaa ve Ulusal Parklar Zonguldak Şube Müdürü Sezgin Örmeci ve Bülent Ecevit Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Kısmı öğretim üyesi Prof.Dr. Mustafa Sözen, mağarada son günlerde baykuşlar görüldüğü ve ziyaretçilerin korktuğu ihbarı üzerine incelemelerde bulundu.
‘Çok görülen bir durum değil’
Yapılan incelemede mağara içine anne, baba ve sayısı şimdi tespit edilemeyen yavrulardan oluşan alaca baykuş (strix aluco) ailesinin yerleşmiş olduğu tespit edildi. Baykuşları fotoğraflayan Prof.Dr. Mustafa Sözen, alaca baykuşun çoklukla ağaç ve kayalıklarla yuvaladığını, mağaralara yerleşmesinin çok karşılaşılan bir durum olmadığını söyledi. Baykuşların beşere ziyan vermediğini ve korkulacak bir durum olmadığını söz eden Prof.Dr. Sözen, “Kesinlikle insanlara ziyan verebilecek ve korkulması gereken bir çeşit değildir. Tam bilakis mağaranın ekoturizm potansiyelini çok çok yükselten, kıymet biçilmez bir pahadır. Bu cins çok ender olmamasına karşın genelde gece faal olduğu için basitçe görülemeyecek bir çeşittir. Bugüne kadar Türkiye’de bulunan 487 kuş cinsinin 400’e yakınını gördüm ve fotoğrafladım. Buna karşın bu tipi tabiatta birinci sefer bugün burada görebildim. İnanılmaz bir heyecan ve memnunluk yaşadım. Eminim ki bundan sonraki süreçte kuş gözlemcileri de yalnızca bu pahalı çeşidi görmek için buraya gelecektir.” dedi.
‘Ziyaretçiler için kıymetli bir şans’
Prof.Dr. Sözen, baykuş ailesinin rahatsız edilmeden varlığını ve yuvasını sürdürmesi için mağara girişine bilgilendirme yazısı asacaklarını söz etti. Bu durumun ziyaretçiler için kıymetli bir talih olduğunu tabir eden Prof.Dr. Sözen şöyle dedi:
“Alaca baykuşun temel besini farelerdir. Nadiren küçük kuşlar ve kurbağalarla da beslenir. Yapılan bilimsel çalışmalara nazaran besinlerinin yüzde birini bile yarasalar oluşturmaz. Yani burayı seçmesinin nedeni asla buradaki yarasalarla beslenmek olamaz. Bu yüzden mağaradaki yarasaları tüketiyor üzere bir tasaya kapılmaya gerek yoktur. Geceleri çıkıp etrafta fare avlayacaklardır. Mağarayı ziyaret eden konukların de baykuştan korkmasını gerektirecek bir durum yoktur. Asla insanlara saldırmazlar. Tam bilakis burayı ziyaret edince bu tipi de görebilecekleri ve sesini duyabilecekleri için ziyaretçiler mutu olsunlar. Bu her vakit bulunabilecek bir talih değildir. Bütün Türkiye’yi dolaşsanız bile bu tipi gidince çabucak görebileceğiniz ve sesini duyabileceğiniz bu kadar uygun diğer bir yer bulamazsınız. Burası artık bu türlü bir yer. Bunun kıymetini bilelim ve bu şirin aileyi burada koruyalım.”
