Çanakkale’nin Gökçeada ilçesi, denizinin masmavi rengi ve berraklığıyla dalış tutkunlarından ilgi görüyor. “Dünyanın birinci Cittaslow adası” (sakin şehir) unvanına sahip, 297 kilometrekarelik yüz ölçümüyle Türkiye’nin en büyük adası olan ilçede toprağın üstü kadar suyun altı da insanları cezbediyor. Su altı dünyasını görmek üzere adaya gelen dalış tutkunları, denizin berraklığında yeni tecrübeler yaşıyor. Dalış kursu almak isteyen turistlerin tercih ettiği eğitim merkezlerinden biri olan Su Altı Ulusal Parkı; orfoz, deniz tavşanı, müren, mığrı, akya ve karagöz sürüleriyle adeta doğal akvaryum imgesiyle dikkati çekiyor. Dalış merkezi yöneticisi Selim Konya, yaklaşık 10 yıldır su altı turizminde faaliyet gösterdiklerini söyledi.
Bölgeye bilhassa yerli turistlerden ağır bir ilgi olduğunu anlatan Konya, “Yabancı turistler tam olarak burayı bilemiyor. Bir özelliği var Gökçeada’nın, Türkiye’nin birinci ve tek su altı ulusal parkı Gökçeada’da fakat tam manasıyla burayı tanıtabilmiş değiliz. Adaya gelen gelen dalıcılar, bilhassa yerli dalıcılar burayı çok beğeniyorlar. Birçok yerle kıyasladıklarında buranın daha uygun olduğunu, su altının daha renkli, daha canlı olduğunu söylüyorlar. Daha çok İstanbul yüklü dalıcılar. Ankara’dan da gelen arkadaşlar var. Öteki vilayetlerden de gelenler oluyor” diye konuştu. Konya, dalış döneminin haziran ayı başından ekim sonuna kadar sürdüğünü aktardı. Adanın denizinin bir diğer özelliği daha olduğunu vurgulayan Konya, “Burada su sıcaklığı öteki bölgelere yani yakın bölgelerimize nazaran daha sıcak. Yaklaşık 2-3 derecelik bir fark var. Bu da dalıcılar için daha konforlu hale geliyor. Daha kalın elbise giymek zorunda kalmıyorlar. İnce elbiseyle daha konforlu dalışlar yapabiliyorlar” dedi.
Selim Konya, dalışları ulusal park bölgesindeki parkurda yaptırdıklarını belirtti. Parkurda farklı canlı cinslerine rastlanabildiğine işaret eden Konya, şöyle devam etti: “Burası müdafaa altında olan bir bölge. Balıkların üzerinde ağ baskısı olmayınca daha sakin ve rahat hareket ediyorlar. Bu da dalıcılara birçok etrafta görmedikleri canlı cinslerini burada görebilme talihi veriyor. Mesela orfoz balığını daha fazla bir formda görebiliyorlar. Deniz tavşanı bol ölçüde var. Mürenler, mığrılar ve öbür balıklar eşkina, karagöz sürüleri, akya balığı sürüler halinde denk gelebiliyor bu bölgede”
“GÜZEL BİR TECRÜBEYDİ”
İstanbul’dan tatil için Gökçeada’ya gelerek dalış yapan Berra Koyuncu da birinci defa bu türlü bir tecrübe yaşadığını aktardı. Başta gerilimli olduğunu lakin daha sonra çok eğlendiğini lisana getiren Koyuncu, “Oldukça eğlenceli oldu. Tekrar yaparım diyebilirim. Hoş bir deneyimdi. Bence herkes denemeli zira çok eğlenceli” tabirlerini kullandı. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden (KKTC) gelen Hilal Sesigüzel ise adayı çok beğendiğini anlattı. Denizin çok pak olduğunu ve birinci defa bu türlü berrak bir suda dalış yaptığını söyleyen Sesigüzel, “Daha evvel birçok kere Kıbrıs’ta, Bodrum’da ve İstanbul’da dalış yaptım. Bu sporu seviyorum lakin suyun pak ve berrak olması çok kıymetli. Gökçeada’nın bu özelliğini biliyordum. Tekrar gelip burada dalış yapmayı istiyorum” değerlendirmesinde bulundu.
