Enerji ve Olağan Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, bir otelde düzenlenen Pak Gücün Geleceği: Nükleerin Rolü Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, Türkiye’nin yaklaşık 70 yıllık nükleer seyahatinde geçen yıl kıymetli bir kavşağın atlandığını söyledi.
Akkuyu’nun temelinin atılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük gayelerinden birinin daha gerçeğe dönüştüğünü lisana getiren Dönmez, Türkiye’nin nükleer öyküsünün son yarım yüzyılda büyük bir sürüncemeyle geçtiğini anımsattı.
Dönmez, çeşitli sebepler yüzünden Türkiye’nin nükleer seyahatinin daima akamete uğradığını tabir ederek, “Burada Sayın Cumhurbaşkanımızın güçlü iradesi olmasaydı, nükleer güç Türkiye için tahminen hala bir hayal olmaya devam edecekti. Bizimle birlikte nükleer güç seyahatine başlayan Güney Kore bugün 24 reaktöre sahip, 4 reaktör de inşa halinde. Üstelik geliştirdikleri nükleer teknolojiyi bugün öteki ülkelere ihraç edebilecek pozisyona geldiler. Biz ise nükleer teknolojinin getirdiği üstünlükten yıllarca faydalanamadık. Artık kaybettiğimiz yılları telafi etmeye çalışıyoruz.” diye konuştu.
Nükleer gücün Türkiye için güç, medeniyet, ileri teknoloji, gelişmişlik göstergesi olduğunu vurgulayan Dönmez, Türkiye’nin bilimde, endüstride, teknolojide, eğitimde, istisnasız her alanda muasır medeniyetler düzeyine çıkmak için çalıştığını anlattı.
Dönmez, bu gücün sağlanmasında nükleer güce büyük muhtaçlık duyulduğunun altını çizerek konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Nükleer enerjiyi yalnızca elektrik üretimi olarak görmüyoruz. Sıhhat, sanayi, ulaştırma, haberleşme, uzay teknolojileri üzere ileri teknoloji alanlarda kelam sahibi olmak, teknolojide üretim üssü olmak istiyorsak, nükleer enerjiyi Türkiye’ye getirmek zorundayız. Hatta geç kaldık bile diyebiliriz. Dünya nükleerden vazgeçiyor diyorlar. Şayet gelişmeleri eksik ve tek taraflı takip edersek bir istikametiyle gerçek diyebiliriz. Fakat gelişmiş ülkeler nükleer teknolojiyi 70 yıldan beri kullanıyorlar. Bu teknolojinin nimetlerinden 70 yıl boyunca yararlandılar ve bugün ömrünü dolduran, işletmeden çıkarılan santralleri kapatıyorlar. Bugün dünyada hala 449 reaktör işletme halinde ve 54 nükleer reaktörün de inşası devam ediyor. Hatta petrol ve doğal gaz zengini Orta Doğu ülkelerinde bile inşaatı devam eden ya da yakın vakitte inşaatı başlayacak nükleer santraller ilerleyen yıllarda devreye girecek. Gelişmiş ekonomilerde, nükleer güç, elektrik üretiminin yüzde 18’ini oluştururken en düşük karbonlu elektrik kaynağı olarak öne çıkıyor.”
“POPÜLER KÜLTÜRE KURBAN EDİLİYOR”
Türkiye’nin faydasına olan nükleer güç konusunun magazinleştirilerek tanınan kültüre kurban edildiğini belirten Dönmez, “Nükleer teknoloji hakkında yorum yapan insanların kulaktan dolma, çağ dışı, bilimsel gerçeklerden tümüyle kopuk bilgilerine lütfen kulak asmayın. Bu mevzuyu ajite ederek, mevzuyu özünden, bağlamından, gerçekliğinden kopararak sunan, birilerinin çıkarlarına alet olan ya da hizmet eden yayın ve yorumlara lütfen prestij etmeyin.” davetinde bulundu.
Dönmez, Türkiye’nin 2030’a kadar elektrik talebinin bugünkünün yaklaşık 2 katı artacağı ve 500 teravatsaat düzeyine yaklaşacağı bilgisini paylaştı.
Bu artışın kesintisiz karşılanması gerektiğini söz eden Fatih Dönmez, “Nükleer sağlam, inançlı, sürdürülebilir ve çevreci olması sebebiyle iklim ve mevsim şartlarından bağımsız 7/24 elektrik üretme kapasitesine sahip. Güç portföyümüzde nükleer santraller üzere baz yük santrallerine yani yüksek randımanla çalışan santrallere gereksinimimiz var.” değerlendirmesinde bulundu.
Dönmez, nükleer çalışmalarında güvenlik konusunun en büyük öncelik olduğunun ve nükleer güvenliği kabul edilmiş bütün prensiplerin titizlikle uygulandığının altını çizdi.
Ayrıca Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nde çalışmak üzere Rusya’ya eğitime gönderilen 88 öğrencinin mezun olarak iş başı yaptığı bilgisini veren Dönmez, “156’sı hala eğitimlerine devam ediyor. 25 öğrencimizi de inşallah bu yıl yüksek lisans için yeniden Rusya’ya göndereceğiz.” dedi.
“YENİLENEBİLİRDE ŞURASI GÜÇ YÜZDE 200 ARTTI”
Dönmez, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen hafta Çin’e yaptığı resmi ziyarete eşlik ettiğini ve Türkiye ile Çin ortasında nükleer güç başta olmak üzere gücün öbür alanlarında da iş birliğinin artırılması için görüşmeler gerçekleştirildiğini lisana getirdi.
Her iki ülkenin de bu istikamette güçlü bir siyasi iradesi olduğuna dikkati çeken Dönmez, “Çin ve Türkiye güç bahislerinde güçlü bir birikim ve deneyime sahip. İnanıyorum ki, iki ülkenin sinerjisi değerli projelerin ortaya çıkmasında kıymetli bir itici güç olacak.” diye konuştu.
Enerji ve Alışılmış Kaynaklar Bakanı Dönmez, Türkiye’nin yenilenebilir güçte heyeti gücünü son 10 yılda yaklaşık yüzde 200 artırdığına işaret etti.
Yenilenebilir güç kaynaklı heyeti gücün toplam konseyi güç içindeki hissesinin da yüzde 50’lere yükseldiğini bildiren Dönmez, şunları kaydetti:
“Temiz güç konusunda en fazla eğildiğimiz alanlardan birisi de güç verimliliği. Güç verimliliği bizim için en pak yerli ve ulusal kaynaktır. Ulusal Güç Verimliliği Aksiyon Planımızdaki her bir hususun hızla hayata geçmesi için ağır bir mesai içerisindeyiz. Sağlayacağı ek güç arzının yanı sıra 2023’e kadar birincil güç tüketimimizde sağlayacağımız yüzde 14’lük azalma sera gazı salınımında 66,6 milyon ton karbon salımı azaltımı da sağlayacak. Güç politikalarımızı hiçbir vakit etraf siyasetlerinden başka tutmadık. ‘Her ne değerine olursa olsun’ üzere çarpık bir anlayışla değil, insanımıza ve tabiata kıymet katan güç siyasetleri geliştirdik. Bugün Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü ülkeleri ortasında en düşük karbon salımı yapan ülkelerin başında geliyoruz.”
